8 Mart 2010 Pazartesi

Otomobili selden korumak


Türkiye Trakya ve İstanbul'da yaşanan sel felaketine ağlıyor. Devletin doğal afetlere olan müdahalesinin kısıtlı olduğu düşünüldüğünde bazen maddi ve manevi olarak kendimizi korumamız çok önemli. Aynı şekilde selden etkilenen otomobili de eski haline döndürmek gerekir. Yeni nesil otomobillerin çoğunun ekipmanları elektronik kontrollü çalıştığı için, yağmur suyuna karşı dayanıklı olsa da selde direncini kaybederler.

Başta; ECU, hava emiş sistemi ve emme manilfoldu, ateşleme ile yakıt sistemleri, marş motoru, alternatör, akü bağlantıları ve alarm devre dışı kalır. Otomobilin motor bölümü sürücüye çok fazla masraf çıkartabilir. Otomobilin ıslanan iç döşemeleri, nemi kendi içerisinde tutarak, araç içinin hem kötü kokmasına hem de taban saçlarının korozyona uğramasına neden olur. Otomobilin alt bölümündeki çeşitli metal parçalar, sel suyundan olumsuz etkilenir. Otomobilimiz kapalı otoparkta dahi olsa hiç kimse otomobilinin sel sularının altında kalamayacağına dair garanti veremez. Ama her sürücü kendi aracı için alacağı birkaç tedbir sayesinde en az zararla kurtulabilir.

Otomobil motorunu sudan korumak için neler yapmalı?

Otomobil park halindeyken yağan şiddetli yağmurda onu kapalı bir otoparka alamayabilirsiniz. Bu durumda başta ateşleme veya yakıt sistemi olmak üzere, alarm, akü gibi hassas parçaları su geçirmez parçalarla (naylon) sarmak ekipmanların muhafazasını arttıracaktır.

Otomobili sele karşı korumak için bir kaç küçük tedbir


Öncelikle doğru park etmek

Otomobili park ederken çoğu zaman yer seçme şansımız yoktur. Park edeceğimiz zaman diğer araçların geçişini hesaplarken yağmurun yağışı, nerede birikebileceği ve otomobilin ne kadar etkileneceğini hesaplamak çok önemlidir. Bunun için genelde yüksek ve etrafı açık alanlar otomobilin parkı için idealdir.

Otomobil sel suyuna maruz kaldığında

Sel suyu, otomobilin lastiklerinden itibaren yükselmeye başladığında, motor hiç çalıştırılmadan çağrılacak kurtarıcıyla otomobil, en yakın yetkili servise götürülmelidir. Burada yetkili servis, otomobilin tüm ekipmanlarını kontrol eder ve gerekli onarım veya değişimi yapabilir.

Kasko veya sigortadan yararlanmak

Özellikle; çarpma, devrilme ve çalınmaya karşı, hasarı karşılayan kasko sigortası, bu özelliklerinin dışında birçok şirket tarafından müşteriye farklı paketler de sunabiliyor. Bu paketler arasında bulunan ve otomobilde sel ya da su baskınına karşı araçta oluşan zararları da karşılayan seçeneğin tercih edilmesi en doğru olanıdır.

24 Şubat 2010 Çarşamba

Motor yağına ek olarak başka yağ katkı maddesi kullanmak yararlı mıdır?


Hayır, yararlı değildir. Çünkü motorun ihtiyacı olan tüm katıklar kaliteli bir motor yağında zaten vardır. Yapışan ve viskozite artıran olmak üzere iki gruba ayrılan katıklar, motor yağının katık dengesini bozarak uzun vadede motora zarar verir. Otomobil üreticileri dışarıdan katık kullanılmasını tavsiye etmezler.

Motor yağı katığı kullanmanın sakıncaları şunlardır:

* Yağa sonradan ilave edilen katıklar, motor yağının mevcut katıklarıyla reaksiyona girip yapısını bozabilir. Bu durumda genelde yağda katılaşma şikayetleri oluşmaktadır
* Yine bu katıklar, silindir duvarlarında daha iyi yağlama için açılan honlama çizgilerini tıkar. Bu da yağın silindir duvarlarına tutunmasını zorlaştırarak yağ filminin oluşmasını engeller ve motor aşınmasını artırır

aracınızın modeline göre yağ kullanın ve km si dolmadan değiştirin başkada bir olayı düşünmeyinn ... sadece burada dikkat edilmesi gereken motorun yağ eksiltip eksiltmediğini periyodik aralıklarda kontrol etmek en iyisidir
17 Şubat 2010 Çarşamba

Otomobillerin beyni


Küçük hacimden büyük güç üreten, “az yakıt tüketen ve çevreci özellikleriyle öne çıkan günümüz otomobillerinin bu sihirli özelliklerinin altında elektroniğin gücü yatarken” bu sistemler ECU tarafından yönetiliyor.

Otomotivin teknolojik gelişiminde, hidroliğin iletme gücü veya mekanik sistem özellikleri yerlerini elektroniğe bırakırken bu sistemler ECU yani Elektronik Kontrol Üniteleri tarafından yönetiliyor. Araçlarda; yakıt sisteminden, ateşlemeye, frenlerden stabilize sürüş kontrolüne, havayastığından klimaya kadar çok sayıdaki ekipmanın elektronik olarak çalıştığı otomobilde sürücü hataları veya dikkatsizlikler en aza indiriliyor. Her biri küçük bir fabrika işlevine sahip olan ECU’lar, yönettikleri parçaların özelliklerine göre önceden özel yazılımlarıyla programlanarak üretici marka tarafından araca monte edilir. Bu yazılımlar, her aracın özelliğine göre değişirken çok sayıda çip bu küçük cihazların içinde görev yapıyor. ECU programlandığı bilgileri uzun yıllar saklama özelliğine sahip EPROM (Erasable Programmable Read Only Memory) adlı küçük transistörlerden (hesaplayıcılardan) meydana gelirken, çalışmasını kısaca özetleyelim. Bu sistemde bulunan çok sayıdaki sensör; motorun devrini ve yük durumunu, çevre sıcaklığı, havanın yoğunluğu, motor soğutma suyu sıcaklığı gibi verileri sürekli alarak yazılım haritasında değerlendirir. Milyonlarca farklı verinin kayıtlı olduğu bu harita, gerekli hesaplamaları yaparak ilgili parçanın çalışmasını sağlar. Mesela yakıt sisteminin hava akışında bulunan hava akış sensörü, giren havanın miktarını ölçerken, motor devri, vuruntu ve sürücünün gaz pedalına basma şiddeti, sensörler tarafından ölçülerek ECU’ya gönderilir. ECU’nun içinde bulunan EPROM, gerekli hesaplamayı yaparak yakıt pompasını çalıştırır ve yakıt, hava ile karışarak yanma odasına girer. Yakıtın daha iyi atomize olması sayesinde tüketim azalırken, motorun verimi artar ve aracın emisyon değerleri düşer.

ABS sisteminde de ECU benzer bir göreve sahiptir. Tekerlek devir sensörleri aracın hızını ölçerken, sürücünün frene basmasıyla ECU, fren merkezine ve kaliperlere belirli aralıklarla hidrolik göndererek tekerleklerin kesintili olarak (Kilitlenmeden) yavaşlamasını sağlar. Sürücünün kontrol edemeyeceği kadar hızlı olarak otomobili sürekli denetleyen ve yöneten bu parçalar sayesinde araçlar sürüş performansı, güvenlik ve çevreci özellikleriyle ön plana çıkarlar. Ancak ECU, yapısal özellikleriyle ucuz gibi görünse de yazılım maliyetiyle pahalı bir parçadır. Donanım seviyesi arttıkça ECU’nun yazılım sistemi daha da karmaşık bir hale gelir ve bu da araçların fi yat etiketine doğal olarak yansır.

Otomobilde ECU'nun yönettiği sistemler

Elektronik Kontrol Ünitesi, motorda yakıt sisteminin dışında birçok sistem üzerinde görev yapıyor. Bu sistemler arasında; kademeli otomatik şanzımanlarda, çalışma verimini denetleyen bir “Kontrol Ünite”si bulunur. Çalışma prensibi ECU gibi olan bu yönetici beyinler üretici markalar tarafından (TCU gibi) farklı isimlerle kullanılabiliyor. Aktif süspansiyon veya adaptif süspansiyon sistemleri de bir kontrol ünitesi tarafından yönetilir. ECU’nun yönettiği en önemli sistemlerden biri ABS’dir. Elektronik Fren Dağıtıcısı (EBD), Elektronik Stabilize Kontrolü (ESP), Çekiş Kontrolü (TC) gibi bir çok sistem ABS’nin ECU’sunu kullanır. Ayrıca, mesafe kontrolü, şerit kontrol sistemi veya kör nokta uyarısı da ECU tarafından yönetiliyor.
12 Şubat 2010 Cuma

Trafik canavarı artık kırmızı ışıkta geçemeyecek


Trafik ışıklarının özellikle büyükşehirlerde trafik akışını düzenlemedeki rolü büyük. Fakat zaman zaman bu ışıkların sürücüler tarafından algılanması zor olabiliyor, veya, trafik ışıklarını kimi sürücüler bir yere yetişme telaşıyla görmezden gelebiliyor. Beklemeye tahammülü olmayan sürücüler bazen de yayaların hayatını tehlikeye atabiliyor.

Sanal duvar

Hanyoung Lee tarafından tasarlanan bu fikrin amacı sürücü hatasından kaynaklanan trafik kazalarının önüne geçmek. Bu sistem standart bir trafik lambasından çok çok öte bir deneyim sunuyor. Sürücü yolda giderken bu sanal duvarın yerleştirildiği yol bir anda laser ışınlarıyla oluşturulmuş sanal bir kırmızı duvara dönüşüyor. Böylelikle sürücünün” kırmızı ışığı görmedim” gibi bir bahanesi de kalmamış oluyor.

nasıl çalışıyor:

Yolu kaplıyor

"Araçlar için kırmızı ışık yanacağı anda ’Lazer Plazma Işınlar’ araç yolunun tamamını kaplıyor. Böylelikle çok etkili bir uyarı ile sürücünün durması gerektiği anlaşılıyor. Yayalar oldukça rahat bir şekilde yolun karşısına geçebiliyor. Bu çarpacakmış görünümünü veren ışınlar süre sonunda ortadan kayboluyor."

Teorik olarak dünya çapında beğenilen bir fikir olan ’Sanal Kırmızı Işık’ın ne zaman hayata geçeceği ise henüz belli değil.

Otomotiv teknolojisi konusunda üzerinde çalışılan bir diğer şey ise, gelecekte otomobillerin, sinyalizasyon ışıklarına göre otomatik hareket etmesini sağlamayı amaçlıyor. Bu teknoloji hayata geçtiği takdirde, kullandığınız araç, kırmızı ışıkta önce sizi uyaracak eğer durmazsanız kendiliğinden duracak.
9 Şubat 2010 Salı

Araç lastiklerine yakıt değeri yazılacak


Artık buzdolaplarına enerji tüketim sınıfının yazıldığı gibi araç lastiklerine de yakıt tüketimine etkisi yazılacak. Zaman'ın haberine göre, 2012'den itibaren Avrupa, lastikte enerji kodu uygulamasına geçecek. Otomobil üreticileri Avrupa Birliği Komisyonu'nun 2012'de uygulamaya koyacağı 120 gram karbondioksit barajının altında tutmak için motor ile lastikler üzerinde çalışıyor. Hep performans ve güvenlik yönüyle öne çıkan lastikler artık tasarruf sağlayan yönleriyle de rekabete girecek. Lastik almaya giden müşteri hangi lastiğin daha az yakıt tüketimi sağladığını görebilecek. Uygulama Avrupa Birliği ile birlikte Türkiye'de de geçerli olacak. Dünyanın en pahalı akaryakıtını kullanan Türkiye'de bu tasarruf daha da önem kazanıyor.

1992 yılından beri enerji koruyan lastikler üreten dünya devi Michelin'in Türkiye sözcüsü Sertan Akçagöz, lastiğin hamurunda kullanılan özel malzemeler ve sırt desenlerine göre yakıt tüketiminin değiştiğini söyledi. Lastik dendiğinde daha çok performans, hız ya da güvenlik konularının öne çıktığını belirten Akçagöz, "Bunlar artık iyi düzeyde sağlanabiliyor. Ancak, otomotiv üreticileri araçların daha az yakıt tüketmesi için yeni teknolojiler geliştiriyor. Bu noktada lastikler kilit rol oynuyor. Doğru lastikle ciddi ekonomi sağlamak mümkün. 2012 yılından itibaren Avrupa'da ve Türkiye'de lastikler üzerinde tıpkı buzdolabında olduğu gibi enerji kodu zorunluluğu da bunu hedefliyor. Yani fiyatı daha ucuz bile olsa lastiğin uzun vadede sağlayacağı ekonomi dikkate değer olacak. Yapılan çalışmalar enerji koruyan lastiklerle ciddi yakıt tasarrufu sağlanabildiğini ortaya koydu." diye konuştu.

Türkiye'de son dönemde Uzakdoğu menşeli markalarla birlikte lastik markası sayısı 50'ye yaklaştı. Sadece binek otomobilde 7,5 milyon lastik talebinin olması üreticilerin iştahını artırıyor. Sektörde dünyada birinci, Türkiye'de ise üçüncü sırada olduklarını belirten Sertan Akçagöz, lastik pazarıyla ilgili ilginç bir gözlemde bulundu: "Lastik tercihinde otomobilden farklı bir profil çıkıyor. Aracı oldukça mütevazı olan biri bile biraz daha fazla ödeyip iyi marka bir lastik alabiliyor. Bu, özellikle lastiğin güvenlik konusunda ortaya koyduğu imajın bir sonucu. Türkiye'de iyi eğitimli ama çok para kazanmayan önemli bir kesim var. Pahalı araç alamasa da lastiğinden ödün vermiyor."

4 lastiğin otomobilin toplam maliyeti içinde ciddi bir yer tutmadığını söyleyen Akçagöz, buna rağmen pahalı bir ekipman gibi algılandığını dile getirdi. "Aslında ortalama bir otomobilin 2,5-3 depo yakıt bedeliyle 4 lastik alınabiliyor. Üstelik yeni lastiklerle güvenlik ve performansınızın yanı sıra yakıt tasarrufunuz da artıyor." diyen Akçagöz, yapılan kilometreye bağlı olarak ortalama üç yılda bir lastiğin yenilenmesi gerektiğini ifade etti.

Aracı 80 km hızla sür yakıttan tasarruf et.


Araç sahipleri için pahalı benzine karşı yapılacak çözüm; tasarruf. Zaman'ın haberine göre, Shell, Total, BP gibi sektörün önde gelen şirketlerinin araç sahiplerine yaptığı tavsiyelere göre 80 kilometre (km) hızla seyreden bir araç, 100 km hızla giden araca göre yüzde 30 daha az yakıt tüketiyor. Seyir halinde iken gereksiz klima çalıştırmamak, ani gaz-frene basmaktan kaçınmak, aracın camlarını kapalı tutmak tasarruf sağlıyor.

Daha az yakıt tüketimi, ilk olarak araç bakımlarının düzenli yapılmasıyla başlıyor. Bunun için motor ve lastik bakımları öne çıkıyor. Kirli bujilerin değiştirilmesi yüzde 5 tasarruf sağlıyor. Lastik havalarının kontrolü, verimi yüzde 3 artırıyor. Gereksiz bagajın maliyeti yüzde 5 daha fazla yakıt tüketmek demek.

En önemli yakıt tasarrufu ise aracın hızıyla sağlanıyor. İngiliz Ulaştırma Bakanlığı çalışmasına göre saatte 100 km hızla giden bir araç, 80 km hızla giden araca göre yüzde 30 daha fazla yakıt harcıyor. Klimanın çalıştırılması, yakıt tüketimini yüzde 8 artırıyor. Uygun motor yağı kullanımı ve temiz yakıt, özellikle filo araçlarına ve kurumlara ciddi tasarruf sağlıyor.

Emniyet’ten Tek plaka Uygulaması


Trafikte mezara kadar "tek plaka" uygulamasına geçilecek. Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından çalışmaları sürdürülen ve Araç Tescil Projesi'nin genişletilmesi ile uygulanacak projenin bu yıl ortalarında hayata geçirilmesi hedefleniyor.

Yönetmelik değişikliğiyle uygulanmaya konması planlanan projeye göre bir kişiye bir plaka verilecek ve bu ölene kadar o kişinin üzerine kayıtlı olacak. Başka şahsa o plaka asıl sahibi ölene kadar verilmeyecek. Araçlar plakasız satılacak. Satan ve alan kişiler kendilerine tahsis edilen plakaları sıfır kilometre ya da ikinci el araçlarına taktıracak.

BELÇİKA VE İSVİÇRE'DE İNCELEME

İçişleri Bakanlığı 'Araç Tescil Ve Sürücü Belgesi İşlemlerinin Elektronik Ortamda Online Olarak Yapılması' projesinin kapsamını genişletiyor. Güvenlik gerekçeleri ve araç satış işlemlerinde doğan karışıklığın önüne geçmek için plaka projesi hazırlanıyor. Bazı AB üyesi ülkelerde farklı biçimde uygulanan plaka tahsis sistemi Türkiye'ye uyarlanacak. Bu amaçla Trafik Uygulama ve Denetleme Daire Başkanı Nevzat Önder Belçika ve İsviçre'ye "inceleme" gezisi yaptı. Önder, İsviçre ve Belçika'daki sistemi yerinde gördü. Projeye göre bir kişinin aldığı plaka o kişiye kayıtlanacak. Bu plaka o kişiden başkasına verilmeyecek. Tek araç için verilecek plaka ölene kadar aynı kişide kalacak. Yani T.C. Kimlik numarası gibi tescilli araç sahiplerinin de kendilerine özel plakası olacak.

İKİNCİ ELDE DE AYNI PLAKA

Aynı kişilere ait birden çok araç için ise normal prosedür kapsamında plaka tahsisi yapılacak. Araçlar plakasız satılacak. Alıcı-satıcı kişiler kendilerine tahsis edilen plakaları sıfır kilometre ya da ikinci el araçlarına taktıracak. Emniyet Genel Müdürlüğü plakaların adlarına tescilli araç bulunan kişilerin ismi ya da TC.kimlik numarasına göre vermeyi planlıyor. Bürokratların hazırladığı rapor İçişleri Bakanı Beşir Atalay ile Emniyet Genel Müdürü Oğuz Kaan Köksal'a sunulacak. Emniyet verilerine göre Türkiye'de 14 milyon 316 bin 700 tescilli araç sahibi, 20 milyon 460 bin 739 da sürücü belgesi sahibi bulunuyor..

internet’li otomobiller dönemi


Günümüzde artık internet pek çok ev ve iş yeri için olmazsa olmaz hale geldi. Bilgi almak veya eğlenmenin dışında, bank işleri, alışveriş, iletişim gibi ihtiyaçlar artık büyük oranda internet üzerinden hallediliyor. İnternet o kadar yaygınlaştık ki artık cep telefonları için de vazgeçilmez hale geldi. Ama internetin yayılması sona ermiş değil. Sırada arabalar var. Strategy Analytics firmasının yaptığı araştırmaya göre 2016 yılında Kuzey Amerika ve Avrupa'da üretilen arabaların yaklaşık %90'ı internet erişimi özelliğine sahip olacak.

Bunun nasıl olacağının cevabını ise Opera şimdiden veriyor. "Web on Wheels" yani "Tekerlekler üzerinde İnternet" adlı raporu araçlarda internet kullanımı konusunda yeni açılımlardan bahsediyor. Bu açılımlar ilk olarak Ford'un ilgisini çekti ve otomotiv devi Opera ile bir iş birliği anlaşması yapmaya karar verdi.

Arabalarda internet kullanımı konusunda en büyük soru işareti ise bu özelliğin sürücünün dikkatini dağıtmadan nasıl araçlara entegre edilebileceği. Opera bu sorunu sesli komut yöntemleri ile çözmeyi hedefliyor ama henüz araçlardaki internet bağlantısının hangi özellikler için kullanılacağına dair bir bilgi yok.
5 Şubat 2010 Cuma

Araç Kullanırken Başınıza Gelebilecek Özel Durumlar -6-


Yağmurlu HavadaSilecekleri çalıştırmaktan kaçınılmamalı, eskimesini engellemek için ön cam tamamen kapandıktan sonra çalıştırılmamalıdır çünkü bilinen görüşün aksine sileceklerin lastikleri çalışarak eskimez. Görüşünüzün kapandığı bir, iki saniye bile son derece vahim sonuçlar doğurabilir.Silecekler sollama esnasında son hızda çalıştırılmalıdır.Kalorifer sistemi ve arka cam rezistansları çalıştırılmalı gerekirse bir bez ile ön cam silinerek görüş alanı yaratılmalıdır.Genellikle unutulan bir husus araç havalandırmalarında bulunan sirkilasyonun araç içi araç dışı düğmesinin yağmurlu havalarda araç dışı olarak ayarlanması gerektiği unutulmamalıdır aksi halde araç içerisinde bulunan camlar buharlanacaktır. Bir bezle silseniz dahi 3-5 saniye içerisinde tekrar buharlanacaktır. Uzmandan bir tavsiye kesinlikle camlar buharlanınca bezle silmeyiniz mümkün olabildiği ölçüde havalandırma yardımı ile siliniz.. .
Gündüz dahi olsa kısa farlar yakılmalıdır.Kısa aralıklarla araç güvenli bir yerde durdurularak ön, arka farlar, stoplar, sinyaller ve fren lambaları silinmelidir.Su birikintilerine girildikten sonra ıslanan fren balatalarını kurutmak için kısa bir süre frene hafifçe basılmalıdır.Araca binmeden önce ıslanan ayakkabıların acil bir durumda fren pedalından kaymasını engellemek için bir bezle taban kısmı silinmelidir.Yağmurlu havalarda gaza gereğinden fazla basmak, sert bir şekilde frene basmak, ani bir şekilde direksiyonu çevirmek ve debriyajdan ayağın hızlıca çekilmesi kayma hareketini daha kolay başlatacağından bu hareketlerden özellikle kaçınılmalıdır.Yağmurun ilk yağdığı an yol yüzeyinde birikmiş olan toz ve yağlar yolu daha da kayganlaştıracağı için bu dakikalarda hız yavaşlatılmalı ve ani hareketlerden kaçınılmalıdır.Sağanak yağmur esnasında oluşan su birikintilerine girerken aquaplaning (su yastığı üstünde kayma) olayı oluşur. Bu durumlarda direksiyon sıkıca tutulmalı ve hız kesmek için ayak gazdan çekilmeli, frene çok yavaş basılmalı ve ani hareketlerden kaçınılmalıdır. Özellikle lastiklerinizin dış derinliği 3 mm’den az ise öndeki aracın lastik izleri takip edilerek kayma riski azaltılabilir.

Araç Kullanırken Başınıza Gelebilecek Özel Durumlar -5-


Araçlarda Yangın: Araçlardaki yangının önüne geçilmezse, büyük bir trajedi meydana gelebilir. Buharlaşmış benzin tutuşarak deponun alev almasına neden olur. Bir süre sonrada araç infilak edebilir. Araçta duman tespit edildiği an durdurulmalı. Sonra anahtar üzerinde kontak kapatılmalı. Direksiyonun kilitlenmemesine dikkat edilmeli. Aksi halde, gerektiği takdirde aracın itilmesi mümkün olmaz. Bütün yolcular dikkatlice dışarı alınmalı. Motor kaputu kısmi olarak açılmalı. Böylece alevlerin büyümesi önlenmiş olur. İmkan varsa akü kutup başı sökülmeli.Yangın söndürücü varsa kullanılmalı; yoksa, battaniye veya oto kılıfından yaralanılmalı. Bu örtüler alevlerin oksijen alıp büyümesini önleyecektir. Hava almayan alev söner. Olay kum zemin üzerinde meydana gelmişse, alevin üzerine kum atılarak söndürülebilir.
2 Şubat 2010 Salı

Araç Kullanırken Başınıza Gelebilecek Özel Durumlar -4-


Derin Sudan Geçmek: Taşmış dereler, nehirler veya büyük su birikintilerinin içinden geçerken aracınızın hızını kesin. Aracın geçtiği kısımdaki suyun derinliği önemlidir. Genel olarak araçlar, radyatör pervanelerinin alt kısmına kadar suya girebilirler. Normal olarak radyatör pervanesinin yerden yüksekliği 25-30 santimetre arasındadır. Bu mesafe aracın tekerleklerinin orta noktası ile lastiklerin yere değdiği nokta kadardır. Bu ölçümlerden de anlaşılacağı gibi mütevazi bir aile otomobili 25-30 santimlik bir su birikintisinden geçebilecek yetenektedir. Bu noktanın üstüne su geldiği takdirde, su damlacıklarını kuvvetli bir sprey gibi motorun üstüne püskürtür. Bu su bombardımanı bujilerin ve distribütörün ıslanmasına neden olur ve araç stop eder. Tam su birikintisinin ortasında da kalır. Suya 1 veya 2. vitesle girin. Böyle yapıldığında su lüzumsuz olarak sağa sola sıçramaz. Sürat yavaş fakat aracın devri yüksek olmalı. Sudan geçiş sırasında vites değiştirmeyin. Geçtikten sonrada frenleri kontrol edin. Frenler sık ve kesik basılarak kontrol edilebilir.

Araç Kullanırken Başınıza Gelebilecek Özel Durumlar -3-


Yüksek Hızla Lastik Patlaması:Patlayan, arka lastiklerden biriyse, arabanın arkası sağa veya sola doğru kaymaya başlar. Ön lastiklerden biri patlamışsa, mümkün olduğu kadar fren yapmamaya çalışın. Ön lastiklerden biri patladığı zaman araç lastiğin patladığı yöne doğru kuvvetlice çekilir. Bu durumda direksiyonla, aracı düz bir doğrultuda tutmaya çalışın ve yavaş frenleme ile durmasını sağlayın ve kesinlikle panik yapmayın kazaların %60 ının panikten meydana geldiğini unutmamak gerekir. Böyle bir durumda mümkün olabildiği kadar soğuk kanlı olmak felaketi kesinlikle önleyecektir.

Araç Kullanırken Başınıza Gelebilecek Özel Durumlar -2-



Hareket Halindeki Aracın Ön Camının Kırılması:Hareket halindeki araçlarda, özellikle süratli hareket eden araçlarda ön camın kırılması kazaya neden olabilir: Cam kırıldıktan sonra öne doğru kaybettiğiniz görüş açısını tekrar kazanmaya çalışın. Elinizle camı kırıp görüşü sağlamaya çalışmayın. Aynalardan yararlanarak aracınızı yolun sağ tarafına park etmeye çalışın. Sağ tarafa aracı park ettikten sonra, flaşörleri açın ve dikkatlice aracın dışına çıkın. Aracın cama yakın olan kalorifer ve havalandırma deliklerine gazete kağıdı koyarak cam parçacıklarının bu kısımlara düşmelerini önleyin. Gazete kağıdı yoksa bez parçası da kullanabilirsiniz. Sonra krikonun arka kısmı ile camı içerden dışarı doğru kırın. Bu işlem üst köşelerden ortaya doğru yavaşça yapılmalıdır. Cam lastiğini dikkatlice çıkarıp temizledikten sonra, yeniden kullanılabileceği için bagaja koyun. Gazete kağıdına birikmiş cam parçalarını bir naylon torba içine koyun ve en yakın çöp bidonuna atın. Bu durumda takabileceğiniz bir gözlük varsa ne iyi. Öylece en yakın cam tamircisine kadar gidin. Bu arada ihmal edilmemesi gereken bir husus, kalorifer deliklerinin elektrikli bir süpürgeyle temizlenmesidir. Ne kadar dikkat edilirse edilsin, deliklere cam parçacıkları düşmüş olabilir.
1 Şubat 2010 Pazartesi

Araç Kullanırken Başınıza Gelebilecek Özel Durumlar ..


Otomobil kullanırken başınıza hiç beklenmedik bir iş geldi. Ne yapacağım diye paniklemeden önce mutlaka uzmanın tavsiyelerini bir kere okumanız yeterli olacaktır.
Kaymanın Kontrolü
Araçlarda kayma lastiklerin yeri tutmamasından dolayı meydana gelir.
Kaymanın önlenebilmesi çeşitli faktörlere bağlıdır:
Aracın önden veya arkadan çekişli olması; kaymaya neden olan yol yüzeyinin kaplı olduğu malzeme veya üzerine yayılmış olan materyalin cinsi (kum, yağ, kar, çiğ, vs.) kaymanın şiddetini ve yönünü etkiler. Bunlar araçta başlayan kaymayı önleme açısından önemlidir.
Arkadan Çekişlilerde:
Arkadan çekişli araçlarda kayma aracın arka kısmının sağa veya sola savrulmasıyla meydana gelir. Aracın arka kısmı, ön kısma doğru hareket ederek bazı hallerde tamamen dönmesine ve kontrolün tümüyle kaybolmasına yol açar. Bu gibi durumlar, virajlara, aracın yeri tutma limitlerinin çok üstünde girildiğinde veya viraj içinde kuvvetli fren yapıldığında meydana gelir.
Araçtaki kaymayı kontrol altına almak için:
Ayağınızı gaz pedalından çekin. Kesinlikle frene dokunmayın. Kayma anı frenden dolayı meydana gelmiş ise Ayağınızı fren pedalından çekin. Debriyaja basmayın ve direksiyonu çok hafif bir şekilde tutun.
Direksiyonu aracın arka kısmının kaydığı yöne doğru çevirin. Aracın arkası sağa doğru savrulmuş ise direksiyonu sağa doğru çevirin. Direksiyonu çok fazla turda kaymanın olduğu tarafa doğru çevirmekte iyi değildir. Araç bu kez ters yöne savrulabilir. Bu yüzden direksiyondaki hareketler kontrollü ve yumuşak olmalıdır.Önden Çekişlilerde:Önden çekişli araçlarda kaymaya aracın çok hızlı ve ani gazlamalarla -sert hız artırmakla- veya virajlarda ani sürat yükseltilmesiyle meydana gelir.
Bu durumda:
Debriyaj ve fren pedallarından uzak durun (Dokunmayın).
Aracın direksiyonunu dönmek istediğiniz yöne doğru yavaşça çevirin ve sert hareketlerden sakının.
Aracı durdurmaya çalışmayın, gaz pedalına yavasça basıp çekerek aracın öne olan ivmesini kontrol altına alın.Dört tekerlek Çekişlilerde:Dört tekerde kayma genel olarak ani fren yapımı esasında meydana gelir. Kaygan zemin üzerinde ani fren aracın tekerleklerinin kilitlenmesine ve aracın kilitlenmesine neden olur.
Kontrol altına alabilmek için:
Fren pedalından ayağınızı çekin, aracın tekerleklerinin dönmesini sağlayın.
Debriyaj pedalına dokunmayın.
Direksiyon hakimiyetini tekrar ele aldığınızda, direksiyonu düz tutarak aracı normal konumuna getirin.
Frenleri yavaş bir biçimde pompalayarak aracın durmasını sağlayın.

MARŞ MOTORU VE MARŞ MOTORU İLE İLGİLİ BİLİNMESİ GEREKENLER.














Soğuk bir kış sabahında uyandınız ve işinize gitmek üzere aracınıza geçtiniz bu ana kadar her şey çok güzel marşa bastınız ve hiçbir ses yok oda ne? Motor ateşleme yapmıyor usta çağırdınız ve ağabeycim marş motoru arızalı dedi hiç anlamaz bir edayla sizde cevap verdiniz nesi varmış ?? usta size anlatmaya başladı ancak kavramlar çok uzak ne dediğini hiç anlamadınız merak etmeyin uzman size bu konuda da yardımcı olacak marş motoru ile ilgili bilinmesi gereken her şey burada !!!

Marş motoru, akümülatörden aldığı elektrik enerjisiyle çalışan ve motordaki ilk hareketi sağlayan sistemdir. Kontağın çevrilmesiyle harekete geçirilen marş motoru krank miline bağlı olan volan dişlilerinin dönmesini, yakıt-hava karışımının motora dolmasını ve pistonların ilk hareketini yapmasını sağlar.Bazı küçük motorları, örneğin; jeneratörleri çalıştırırken krank mili kasnağına bağlı bir ipin çekilmesiyle ya da motosikletlerde olduğu gibi ayağımızla pedala basarak ilk hareketi veririz ve marş motorunun görevini üstlenmiş oluruz.

Dikkat Edilmesi Gerekenler
Standart bir aracın en fazla enerji tüketen parçası marş motorudur. Bu nedenle marşa bastığınızda aracın farlarında ve iç ışıklandırmasında bir kısılma olur. O yüzden marş motorunun önerilen maksimum çalıştırılma süresi 10 saniyedir. Eğer 10 saniyeden fazla çalıştırılırsa akümülatördeki bütün elektriği boşaltır. Ayrıca marş motorunun pistonları faaliyete geçirmekten başka bir işlevi olmadığı için yapımında genellikle hafif malzemeler kullanılır. Bu da marş motorunun uzun süreli çalışmalara dayanaklı olmadığı anlamına gelir.
Önemli bir husus da motor hareket halindeyken kesinlikle marş motoru çalıştırılmaması gerektiğidir. Aksi takdirde volan dişlileri zarar görebilir.
Marş motoru çalışmıyorsa;
• Akü boşalmış olabilir.
• Akü kutup başları gevşemiş ya da çıkmış olabilir.
• Akü kutup başları paslanmış olabilir.
• Şase bağlantı noktaları gevşemiş olabilir.
• Marş motorunun kömürü bitmiş olabilir.
• Marş motoru arızalanmış olabilir.
Marş motoru çalışıyor fakat motor çalışmıyorsa;
• Ateşleme veya yakıt sisteminde arıza olabilir.
• Marş dişlisi veya Volan dişlisi aşınmış olabilir.
• Akünün, marş motorunu çalıştırmada yetersiz kaldığı durumlarda başka bir aracın aküsüyle paralel olarak bağlanan takviye kabloları sayesinde motor çalıştırılabilir. Eğer bu mümkün değilse kontak açılarak, araç ikinci vitesteyken yitilerek belli bir süre hızlandırılır ve debriyaj aniden bırakılarak motor çalıştırılır. Ancak bu her zaman son çare olmalıdır çünkü bu uygulama triger kayışına zarar verebilir.

Direksiyon Nedir? Nasıl Çalışır?

Bir otomobilde bulunan en basit ve en temel parça olarak bilinen direksiyon aslında göründüğü kadar basit değildir. En temel direksiyon türünde bir mil üzerine bağlanmış direksiyon ona dik dişli düzeneğini çevirerek tekerleklerin dönüş hareketi sağlanır. Bu sistem “Dişli Çubuk-Dişli Çark Düzeneği” olarak adlandırılabilir.

Dişli Çubuk-Dişli Çark Düzeneği
Bütün otomobil, kamyonet, minibüs, jip tarzı araçlarda bu sistem kullanılır. Aynı sistem bir pompa ile hidrolik sıvı yardımıyla tahrikli olarak çalıştırıldığında “hidrolik direksiyon” olarak adlandırılır. Temelde prensip tamamen aynıdır. Sistem, yandaki şekilde görüldüğü üzere, direksiyon mili ucundaki dişli uçlu çubuğun rotları(tekerleğin dönmesini sağlayan tekerlek miline bağlı destek kolu) bağlayan bir mil üzerindeki dişli çarkı döndürmesi ve buna bağlı olarak tekerleğin yönlendirilmesi prensibine göre çalışır.

  • Buradaki dişli çubuk direksiyondan alınan hareketin ön tekerleklere rahatça iletilmesi görevini üstlenir.
  • Mil üzerindeki dişler ise, dişliden alınan dairesel hareketin doğrusal harekete çevrilmesini sağlar.

Aracın virajı tamamen düzgün biçimde dönebilmesi için sağ ve sol tekerlekler farklı açılarda dönerler. Eğer her iki tekerlek de aynı açıda dönseydi dıştaki tekerlek sürünmeye yani yanal kuvvetle sürüklenmek zorunda kalırdı. Bunun neticesinde de ön lastiklerin ömrü yüksek aşınmadan dolayı çok kısalır ve araç stabiliteden uzak son derece güvensiz şekilde seyir ederdi. Çünkü yandaki şekilde görüldüğü üzere, araç virajı dönerken bir daire çizer. Burada yarıçapı daha büyük daire çizen dış tekerlekler daha az bir eğimle dönmelidir. İçteki tekerlek ise, yarıçapı daha küçük bir daire çizdiğinden daha fazla eğimle dönmelidir. İşte bunu sağlayan da direksiyon sistemidir. Dişliler ve rot kolu yardımıyla sağ ve sol dönüşlerde en kusursuz dönüş için tekerleklerin ne kadar eğimle döneceği ayarlanmıştır.

Günümüz araçlarının çoğu sağa ve sola maksimum dönüş için 3 ile 4 tur arasında bir dönme miktarına sahiptirler. Fakat bazı araçlarda alan kısıtlı olduğundan sağa 4 tur sola 3.5 tur gibi durumlar da görülebilir(örnek: Peugeot 106). Dönme oranı olarak bilinen değer direksiyonun tam 1 turuna karşılık tekerlekte gerçekleşen yön değişimi miktarını belirtir. Örneğin 18:1 oranına sahip bir direksiyon sisteminde; direksiyon 360 derecelik tam bir tur attığında tekerlek 20 derece dönmüş olur. Bu oran yükseldikçe tekerleğin dönme açısı azalır fakat direksiyon daha hafif olur ve yüksek oranlara göre çok daha rahat döndürülebilir. Genellikle hafif spor arabalar düşük dönme oranlarına sahip olur. Çünkü performans segmentinde yer alan bu araçlar mümkün olduğu kadar düşük ağırlıkta tasarlanırlar ve ona göre hafif(alüminyum, fiber gibi) malzemelerden üretilirler. Bununla beraber motorları da çoğunlukla arkada yer aldığından ön kısma binen yük oldukça azdır. Bu nedenle zaten yüksek oranlara sahip olsa bile direksiyon kolay döndürülebilir. Bu araçlarda hidrolik direksiyon sistemi çoğunlukla kullanılmaz. Çünkü pompanın devreye girmesi tepki süresini uzatmakta ve araç direksiyondan verilen komutlara hızlı cevap verememektedir. Bu nedenle düz dişli çubuk-dişli çark sistemi en performanslı düzenek olarak tercih edilmektedir.

28 Ocak 2010 Perşembe

Park Etme Teknikleri ile Yakıt Tasarrufu


Aracınızı park ederken bilinmesi gereken ilk kural yapılacak güç manevraların park yerinden çıkarken değil park yerine girerken yapılmasıdır. Aracın sıcak olduğu zaman yapılan güç manevralar aracı pek fazla etkilemeyeceği gibi soğuk bir araçla aynı manevraları yapmanız daha fazla yakıt tüketmenize sebebiyet verecektir.

Aracınızı en bilinçli park etme şekli şüphesizki çıkarken hiç bir manevra yapmanıza gerek kalmayacak olan park şeklidir. Bu şekilde yapılan park ile aracınız park yerinden çıkarken soğuk olan motor zorlanmaz.

Aracınızı çalışıtırdığınız anda yakıt sarfiyatını önlemek için fazla rölantide beklemeden aracınızı hareket ettirin.Sıkışık park yerlerinden çıkarken klima, silecek gibi çalışan aksamları durdurmanız gücün direksiyon hidroliğine devrolmasına ve yakıttan tasarruf etmnize sebebiyet verecektir.

Deponuz yeni doldurulmuş ise ve aracınızı yokuşa park etmek zorunda iseniz aracın burnunu yokuş aşağı gelecek şekilde park etmeye özen gösterin.Aracınızı park ettiğiniz yerde aracınızın motorunu fazlasıyla soğutacak hareket halindeki soğuk havadan aracınızı sakınmaya özen gösterin. Sıcak, kumlu ve tozlu iklimlerde garajda muhafaza edilen araçların deposundan buharlaşan benzin açıkta park etmiş bir araca göre çok çok düşüktür. 45-50 °C sıcaklığı bulan illerde araçlar güneş altındayken şamandıra muhafazasında bulunan benzin buharlaşabilmektedir.

Aracınızı gölgeye park ederek hem buharlaşan benzinden kar edeceğiniz gibi aracınızı soğutmak için açacağınız klimadanda tasarruf edebilirsiniz.

Tutanaksız ve Fotoğraf Makinesiz Yola Çıkmayın!


1 Nisan’dan itibaren artık maddi hasarlı trafik kazalarında trafik polisi yerine sürücüler tutanak hazırlayacak. Peki tutanak formları nereden alınacak, nasıl doldurulacak, sigortalar hasarı kaç günde ödeyecek?

Türkiye’de 2007 yılında meydana gelen trafik kazalarının yüzde 85.3’ü maddi hasarlı trafik kazası olarak kayıtlara geçti. Günde ortalama 1800 maddi hasarlı trafik kazası gerçekleşiyor. Büyükşehirlerde trafik sıkışıklığını ortadan kaldırmak için 1 Nisan’dan itibaren yepyeni bir dönem başlıyor. Maddi hasarlı kazalarda taraflar doldurup imzaladıkları tutanak sayesinde trafik polisini beklemeden olay yerinden ayrılabilecek. Tutanaklar ve fotoğraflar sigorta şirketlerine verilecek, taraflar hasarlarını sigorta şirketlerinden alacak. Taraflar arasında anlaşmazlık olursa eski uygulamada olduğu gibi polis çağırılacak.

TUTANAK FORMLARI NEREDEN ALINACAK?
Kaza tespit tutanakları sigorta şirketlerinden dağıtılmaya başlandı. Tutanak formları ayrıca “tramer.org.tr” ve “egm.gov.tr” adreslerinden de indirilebilecek. Formlar fotokopiyle çoğaltılabilecek.

EHLİYET VE SİGORTA ŞART
Trafik kazası yaptığınızda karşı tarafla anlaşıp aracınızı çekmeden mutlaka ehliyet ve trafik sigortası kontrolü yapın. Kazaya karışan araçların kesinlikle zorunlu trafik sigortası poliçelerinin olması gerekiyor.

TUTANAĞA KUSUR ORANI YAZMAYIN
Tutanağa yalnızca kazanın oluş şeklini yazın, kusur oranı yazmayın. Kroki çizmeyi ve kazanın nasıl olduğunu anlatan görüşleri yazmayı unutmayın.

FOTOĞRAF ÇEKMEYİ UNUTMAYIN
Arabanızda bir fotoğraf makinesi bulundurun. Kaza yaptığınızda aracınızı boş alana çekmeden farklı açılardan fotoğraflarını çekin.

ARACINIZI EMNİYET ŞERİDİNE ÇEKİN
Kaza yaptığınız kişiyle anlaştıktan sonra aracınızı bir an önce emniyet şeridi veya boş alana çekin. Tutanakları uygun bir alanda doldurabilirsiniz.

NE KADAR ÇOK BİLGİ, O KADAR HIZLI ÇÖZÜM
Tutanaklarda yer alan görgü tanığı bölümünü kazayı gören kişilerin ifadeleri doğrultusunda doldurun. Tutanakta yer alan fazla bilgi, işlemlerinizin hızlı yürümesini sağlayacaktır.

İLK BAŞVURU SİGORTA ŞİRKETLERİNE
Kaza yapan taraflar, kazanın oluş şeklini birlikte tutanağa yazıp mutlaka imzalayacak. Tutanak hazırlandıktan sonra çekilen fotoğrafla birlikte karşı tarafın trafik sigortası veya kasko sigortası şirketine başvuru yapılacak.

SÜRE KISITLAMASI YOK AMA…
Tutanağın taraflarca sigorta şirketlerine ulaştırılmasında zaman açısından bir kısıtlama bulunmuyor ancak tutanak ne kadar hızlı ulaştırılırsa o kadar çabuk sonuçlanır.

YÜZDE 0, 50, 100 HATA PAYI
İlk başvuruyu alan sigorta şirketleri, en geç 1 gün içinde tutanağı elektronik ortamda Trafik Sigortaları Bilgi Merkezine (TRAMER) iletecek.

Sigorta şirketleri, TRAMER vasıtasıyla 3 iş günü içinde kaza krokilerini de dikkate alarak, tutanak çerçevesinde yüzde sıfır, 50, 100 oranlarına göre kaza sorumluluk değerlendirmesi yapacak.

TUTANAKLAR ZAMANINDA GÖNDERİLMELİ
Kaza sorumluluk değerlendirmesi TRAMER sisteminden yapılacak. Tutanağı zamanında TRAMER’e iletmeyen sigorta şirketi, tutanağı gönderen şirketin belirlediği oranları kabul etmiş olacak.

HATA PAYLARI FARKLI BELİRLENİRSE…
Sigorta şirketlerinin kaza sorumluluk değerlendirmesinde farklı sonuçlara ulaşılırsa, kaza tutanağı TRAMER bünyesindeki Tutanak Değerlendirme Komisyonu’na sunulacak. Komisyon, 3 gün içinde tutanak ve fotoğrafları inceleyerek hata paylarını kesin olarak belirleyecek.

TAZMİNATLAR 8 GÜNDE ÖDENECEK
Sigorta şirketi, belgeler tamamlandıktan sonra 8 iş günü içinde tazminatı ödeyecek.

TUTANAK İNCELEMELERİ İNTERNETTEN İZLENEBİLECEK
TRAMER, tazminat kazanan hak sahiplerinin tutanak incelemesinin hangi aşamada olduğunu internet üzerinden öğrenmelerini sağlayacak alt yapı kurdu.

UYGULAMA TEK TARAFLI KAZALARI KAPSAMIYOR
Tutanak, en az 2 aracın karıştığı kazalarda tutulabilecek. Uygulama, tek taraflı kazaları kapsamıyor.

İKİDEN FAZLA ARAÇ KAZA YAPARSA
İkiden fazla aracın karıştığı trafik kazalarında birden fazla -fotokopi ile çoğaltılmış olabilir- form kullanılabilecek. Bu durumda, her bir form tüm sürücüler tarafından imzalanacak. İmzalar için formun alt tarafındaki boş alan kullanılabilecek. Kazaya karışan tarafların tamamı tarafından imzalanmayan tutanaklar geçerli kabul edilmeyecek.

BU TÜR KAZALARDA TUTANAK TUTMAYIN
Sürücülerin aralarında tutanak düzenleyerek anlaşamayacakları ve trafik ekibi çağırmaları gereken zorunlu durumlar ise şöyle:

Sürücü ehliyetsiz araç kullanılıyorsa veya yetersiz ehliyetle ile araç kullanılıyorsa
Sürücünün yaşı küçükse
Sürücüde alkol veya akıl sağlığı şüphesi varsa
Kazaya karışan araçlardan biri veya daha fazlası kamu kurumlarına ait ise
Kamu kurumlarına ait eşyada zarar meydana gelirse
Kazada sadece 3. kişilere ait eşyalara zarar gelirse
Kazaya karışan araçlardan birinin veya birkaçının trafik sigortası yok ise
Trafik kazası ölüm ve/veya yaralanma ile sonuçlanmışsa

BÜYÜKŞEHİRLERDE TRAFİK AKIŞI HIZLANACAK
Trafik Sigortaları Bilgi Merkezi (TRAMER) İş Analizi ve Ar-Ge uzmanı Pınar Hoşgör, 1 Nisan’dan itibaren trafikte yaşanacak değişiklikleri anlattı.

Mevcut trafik kazalarında sürücülerin yüzde 20’sinin anlaştığını söyleyen Hoşgör, “Sürücüler anlaşmalarına rağmen önceki uygulamada trafik polisi bekliyorlardı ve bu durum trafik sıkışıklığına neden oluyordu. Yeni uygulamayla birlikte anlaşan sürücüler trafikte beklemeyecekler. Eski uygulama aslında devam ediyor, anlaşamayan sürücüler yine polis çağıracak” dedi.

Sürücülerin yeni uygulamaya alışıncaya kadar çeşitli aksaklıkların yaşanabileceğini ifade eden Hoşgör, anlaşan sürücüler arttıkça trafikte ciddi anlamda bir rahatlama yaşanacağını belirtti.

Hoşgör, büyük kentlerde çok fazla trafik kazası gerçekleştiği için insanların beklememek için anlaşma yoluna gideceğini ve bu sayede trafik akışının hızlanacağını dile getirdi.

Sigortalardan sorunsuz şekilde ödemeler gerçekleştikçe anlaşma oranlarının artmasını beklediklerini söyleyen Hoşgör, “Sigortasız trafiğe çıkan sürücüler artık araçlarına sigorta yaptırma yoluna gidecek” diye konuştu.

Hoşgör, bütün sürücüler araçlarında 1 Nisan’dan itibaren mutlaka tutanak bulundurmalı hatırlatmasını yaptı.

SİGORTA ŞİRKETLERİ NASIL ETKİLENECEK?
Sigorta şirketleri, yeni uygulamaya sıcak bakmıyor. Otomobil branşından sürekli zarar eden sigorta şirketleri, artan suistimallerle birlikte zor duruma düşecek. Yeni dönemde sigorta şirketlerinin ödemeleri daha da artacak.

Şirketler, özellikle formların araç sahipleri tarafından eksik doldurulması veya kaza oluşumu hakkında formda eksik bilginin bulunmasının çeşitli zorluklara yol açacağını düşünüyor.

Anadolu Sigorta yetkilileri, suistimallerden kaynaklanabilecek hasar artışının teknik sonuçlara olumsuz etki edebileceği yönünde görüş belirtti. Yetkililer, sürücülerin uygulamaya alışmasının zaman alabileceğini ve bu uygulamanın tanıtımı için çeşitli kampanyalar planlandığını bildirdi.

Bazı sigorta şirketleri ise yeni uygulamayla çeşitli trafik şebekelerinin ikinci el parçalar kullanılan araçlarla birbirlerine çarpıp sigortadan bunun tahsilini isteyebileceği endişesini taşıyor. Çünkü bazı araçlarda orijinal parçalar bulunmuyor, çıkma parçalar kullanılıyor. Bilinçli kazaların yapılacağı, hasar maliyetlerinin düşeceği tahmin ediliyor.

Sigorta şirketleri, daha önce hasarı az olduğu için polisi beklemek istemeyenlerin tutanak kolaylaştığı için hasarlarını yaptırmak isteyeceğini ileri sürüyor.

25 Ocak 2010 Pazartesi

Aracınızın yüzde 35 daha az yakıt tüketmesini ister misiniz?


Yıldız Üniversitesi nden Prof. Dr. Mustafa Öztürk ün hazırladığı Aracınızın yüzde 35 daha az yakıt tüketmesini ister misiniz? çalışması sizin için kaynak olabilir. Bu çalışma ile verilen uyarıları kısaca açıklayalım. Klima çalıştığında 100 km de benzin tüketimi 1-2 litre artar, araç güneşte kaldığı zaman aracı çalıştırmadan önce camları açarak aşırı ısınmış havayı dışarı atın, Trafiğin yoğun olduğu yerlerde hava klimanın devridaim sistemini çalıştırın, klima çalışırken camları kapalı tutun.

Yaz aylarında akşam-gece-sabah saatlerinde benzin satın alın. Böylece daha yoğun/daha ağır benzin almış olursunuz. Motorunuzu durdurmadan deponuzu benzinle doldurmayın. Depoyu ağzına kadar yakıtla doldurmayın. LPG veya doğalgaz temiz yakıttır.

Lastiklerin hava basınçları yeterli olmalı. Lastik hava basıncı düşük araçlarda yüzde 10 a yakın fazla yakıt tüketimi oluşur. Radial lastikler yakıt tüketimini azaltır. Lastiklerin hava basıncını aracınız soğuk iken kontrol edin.

Aracınızı 30 saniyeden fazla rölantide çalıştırmayın. Gitmeye hazır değilseniz aracınızı çalıştırmayın. Kışın hareket etmeden önce motorun ısınması için 1-2 dakika rölanti yeterlidir. Dururken ısıtmak yerine ölçülü kullanarak yolda ısıtın. Bir araç bir saat rölantide çalışırsa 1 litre ekstra benzin tüketir. İstanbul da yola çıkan 1 milyon araç günde 0,5 saat rölantide çalışsa günde 500 bin litre ekstra yakıt tüketir. Şehiriçi bölgelerde ekonomik ve ideal taşıt hızı 45-75 km/saattir.

Gaz pedalını devamlı nazikçe kullanıp ani kalkışlardan ve duruşlardan kaçının. Olması gereken vitesten düşük viteslerde aracı kullanarak yüzde 45 e varan daha fazla yakıt tüketimine sebep olursunuz. Aracı ani olarak çalıştırıp hızlandırmak normal seyir esnasındaki değerden yüzde 60 daha fazla yakıt tüketimine sebep olur. Aracınızı düz ve sarsıntısız sürün. Düz ve sarsıntısız sürme ekonomik yakıt tüketimine sebep olur. Normal seyir esnasında aracınızın camlarını kapalı tutun.

Açık camlar,100 km/saat hızda yüzde 4 ekstra yakıt sarfiyatına yol açar. Aracınızı 90 km/saat yerine 110 km/saat hızla sürdüğünüzde yüzde 20 daha fazla benzin tüketirsiniz. Aracınızı 20 km/saat ve daha düşük hızla sürdüğünüzde yüzde 50 daha fazla benzin tüketirsiniz. Motorunuzu durdurmadan önce vitesi boşa alınız. Aksi durumda atık yakıt atılmasına sebep olursunuz. Alınan otomobilin yaşı ve 100 km de tükettiği yakıt önemli bir bilgidir.

Kirli hava filtresi yüzde 10 daha fazla yakıt tüketimine sebep olur. Karbüratörlü araçlar enjeksiyonlulara göre yüzde 10 daha fazla yakıt tüketiyor. Kısa mesafeler için aracı sık sık kullanmak yakıt tüketimini artırır. Eski ve kirli yağ filtreleri motor verimliliğini düşürür. Yolculuk esnasında aracınızı fazla yükle yüklemeyiniz. İstiap haddinin üzerindeki her 45 kg. ek yük, yüzde 7 ekstra yakıt tüketimine neden olur.

Aracınızın egzozundan beyaz duman çıkıyor ve bu en fazla 5 saniye sürüyorsa motor iyidir. Bu uzun süre devam ediyorsa (10 sn.den fazla) motorda bir problem var demektir. Araçta bir-iki ayda bir motor yağının siyah/kahverengi, antifirizin sarı/yeşil, şanzıman yağının pembe/kırmızı, fren sıvısı ve benzinin açık renkte olup olmadığını kontrol edin. Prof. Dr. Mustafa Öztürk ün hazırladığı Aracınızın yüzde 35 daha az yakıt tüketmesini ister misiniz? çalışmasından derlenmiştir..

24 Ocak 2010 Pazar

Motorunuz su kaynatırsa ne yapmalı?


Motorun hararet yapması sorunu, soğutma sistemindeki arızalardan kaynaklanır. Soğutma sistemi, ideal motor sıcaklık değerlerini sağlamak için motor soğukken motoru ısıtma, sıcakken de motordaki fazla sıcaklığı almak üzere soğutma işlemini yerine getiren sistemdir. Bu sistemin görevini yerini getirmesini engelleyen pek çok faktör vardır: Soğutma sıvısının azalması, radyatör peteklerinin kireçten veya dış pislikten dolayı tıkanması, termostatın veya fanın bozulması, fan müşirinin arızalanması, motor bloğu üzerindeki su tıpasının delinmesi, vantilatör kayışında ve devirdaim pompasındaki sorunlar.

Su kaynatma nedir?
Soğutma sıvısının eksikliğinden dolayı yeteri kadar soğuyamayan motor aşırı ısınarak hararet yapar ve su kaynatır. Motorun su kaynatması, motor soğutma sıvısının azaldığını gösterir. Soğutma sıvısının azalması, buharlaşma ya da sızıntıdan olabileceği gibi motorun soğutma sıvısının tüketmesi de söz konusu olabilir. Soğutma sıvısının azalmasının başlıca nedenleri arasında sıvı iletim borularındaki çatlamaları, hortumların eklem yerlerindeki kelepçelerden ve devirdaim pompasından sızıntıları sayabiliriz. Radyatör hortumları ve radyatör kapağı da sızıntıların sık görüldüğü bölgelerdir. Motorun soğutma sıvısını tüketmesi ise bozuk bir ana conta ya da motor bloğundaki bir çatlaktan veya silindir kapağı contasının yanmasından meydana gelebilir.

Araçlar neden özellikle yaz aylarında su kaynatır?
Soğutma sisteminde arıza olan araçlar yaz-kış su kaynatır. Ancak su kaynatma sorununun yaz aylarında kış aylarına oranla daha sık yaşandığı da bir gerçek. Bunun sebebi, yazın sıcakların etkisiyle artan buharlaşma. Yazın soğutma sıvısı buharlaşarak, azalır ve motor su kaynatmasına neden olur. Yaz aylarında yüksek sıcaklıklarla birlikte ısınan hava, radyatördeki sıvının soğumasını sağlamakta yetersiz kalmaya başlar. Sıkışık trafik ve “dur-kalk”larla birlikte radyatöre hava alımı azalır ve motor sıcaklığı yükselmeye başlar. Bu sırada soğutma işlemini yerine getirmek için fan daha fazla çalışarak radyatörde bulunan sıvıyı soğutmaya çalışır. Aracınızdaki soğutma sıvısının seviyesinde bir eksiklik ya da daha başka bir problem yoksa soğutma sistemi görevini aynen yerine getirmeye devam eder. Aksi takdirde ise, motorun su kaynatması kaçınılmazdır.

Motor hararet yaptığında ya da su kaynattığında ne yapılması gerekir?
Aracınızın hararet göstergesinde ibre, kırmızı ya da “hot” olarak gösterilen bölgeye yaklaşıyorsa, derhal klimayı kapatmalısınız. Klima çalışırken motora giden havayı ısıtır. Bu nedenle klimanın kapatılması motorun soğumasına yardımcı olur. İbre ilerlemeye devam ediyorsa veya kaputunun üstünde su buharı görürseniz, aracınızı hemen uygun bir yere çekip, motoru durdurmalı ve aracı soğumaya bırakmalısınız. Kaputu açarak, motorun soğumasına yardımcı olabilirsiniz. Motor soğutma sıvısı seviyesi kontrol edilmeli eğer eksikse tamamlanmalıdır.
Sıvı tamamlama işlemi mutlaka motor soğuduktan sonra yapılmalı. Motor sıcakken yapılacak bir sıvı eklemesi basınçlı sudan ve buhardan oluşabilecek yaralanmalara neden olabileceği gibi, sıcak bir motora yapılacak sıvı eklemesi motor bloğunda çatlamaya kadar varan kalıcı zararlar oluşturabilir.
Ancak böyle bir sorunla karşılaştığınızda herhangi bir müdahalede bulunmadan önce firmanızın yol yardım ya da acil servis telefonlarını aramanızı öneririz.
Bunun mümkün olmadığı durumlarda ise motor soğuduktan sonra en yakın servise ulaşılıncaya kadar düşük devirde ve hızda gitmelisiniz.

Hararete rağmen yola devam etmek sakıncalı mıdır?
Hararet yapan bir motor eğer aynı şartlarda kullanılmaya devam edilirse avans vuruntusu yapmaya başlar.Avans vuruntusu, soğutma sisteminin çalışmadığını gösterir. Buna rağmen hâlâ yola devam edilmeye çalışıldığında ise motor kilitlenmesine yani piston sıkışmalarına neden olunabilir. Avans vuruntusunu duymaya başladığınızda yapmanız gereken, otomobili durdurup, teknik servisle irtibata geçerek profesyonel bir yardım almak.

Soğutma sistemini ilk günkü performansında tutabilmek için kullanıcıların nelere dikkat etmesi gerekir?
Aracınızın soğutma sisteminin ilk günkü performansını koruyabilmesi için soğutma sıvısının düzeyi, hortum ve borularda çatlak olup olmadığı devamlı kontrol edilmeli. Radyatör hortumlarının üzerindeki çatlakları çıplak gözle görmek zor olduğu için radyatör hortumlarını elle kontrol etmelerini tavsiye ederim. Hortumlar aşırı yumuşak ya da aşırı sertse aracınızı derhal bir yetkili servise götürmelisiniz. Hortum kelepçelerinde ve eklem yerlerinde oluşan pas veya beyaz lekelere de dikkat etmekte fayda var. Çünkü bu bölgelerdeki sorunlar sistemde sızıntı olduğuna işaret eder.

Soğutma sisteminin bakımı hangi sıklıkla yapılmalıdır?
Soğutma sistemi her bakım periyodunda mutlaka kontrol edilmelidir. Soğutma sistemindeki antifriz aynı zamanda pas önleyici özelliğe sahip olduğundan soğutma sistemindeki antifriz yaz ve kış kullanılmalıdır. Antifriz içerisindeki korozyon (pas) önleyici katkı maddeleri zamanla etkilerini kaybeder. Bu nedenle soğutma sistemindeki antifriz mavi antifriz ise 6 yılda, turuncu antifriz ise 10 yılda bir değiştirilmelidir. Antifriz değişimi esnasında kullanılan suyun “saf su” olmasına özellikle dikkat edilmeli.

“Daha fazla antifriz, daha iyi soğutma sağlar” yargısı doğru mudur?
Kesinlikle hayır. Antifriz, motor soğutma suyunun normalde izin vermeyeceği sıcaklık derecelerinde motorun güvenle çalışabilmesi için motor soğutma suyuna eklenen, suyun kaynama noktasını yükselten, donma noktasını ise düşüren kimyasal bir katkıdır. Normalde aracın bulunduğu bölgenin iklim ve coğrafi şartlarına bağlı olarak; yüzde 20 ila yüzde 60 arasında değişen oranlarda motor soğutma suyuna eklenir. Bu oranın üzerine çıkılması, suyun soğutma kabiliyetini düşürür ve kayıplara neden olur.

Kaç tip soğutma sistemi vardır?
Motorlarda hava soğutmalı ve sıvı soğutmalı olmak üzere iki farklı sistem kullanılır. Hava soğutmalı motorlarda ısınan motor hava ve soğutma yağı tarafından soğutulur. Sıvı soğutmalı motorlarda ise, soğutma işlemi motorun içindeki kanallarda dolaşan sıvı (su, antifiriz karışımı) tarafından sağlanır. Günümüzün modern motorlarında hava soğutmalı sistemler sıkışık trafik ortamlarında yetersiz kaldığı için artık yerini daha modern bir sistem olan su soğutmalı sistemlere bıraktı.

Otomobillerde Fren Sistemi ve Disk Frenler Nasıl Çalışır?



Bir otomobilin hiç şüphesiz en önemli bölümlerinden biri fren sistemidir. Bir araçta fren sistemi ne kadar güçlü ve etkiliyse o araç da o kadar güvenlidir diyebiliriz. Günümüzün bütün modern araçlarında disk frenler kullanılır. Fren pedalına bastığınızda sistemdeki hidrolik sıvının yerini değiştirmiş olursunuz, bu değişim fren disklerine bir piston yardımıyla iletildiğinde araç disk üzerindeki sürtünme kuvvetinin etkisiyle yavaşlamaya başlar. Ne kadar fazla güç uygularsanız disk o kadar baskıya maruz kalır ve tekerleğin dönüş hızı yavaşlar. Disk frenler birçok arabada önde yer alır fakat günümüzde dört tekerlekte de bu tip frenler kullanılmaya başlanmıştır. Disk frenlerin asıl önemli olduğu yer ön taraftır. Çünkü frenleme en iyi ön tekerlekler vasıtasıyla yapılır. Bunu şöyle açıklayabiliriz, hareket eden bir nesneyi yavaşlatmaya başladığımızda eylemsizlik prensibine göre kütle hareketini devam ettirmek ister. Eğer siz bu harekete izin vermezseniz, nesnenin ağırlık merkezi öne kayar. Nasıl araba içinde otururken fren yapıldığında istemsiz olarak ileri doğru bir hareket yapıyorsak, aynı şekilde araç da öne doğru eğilim yapar. Bu eğilimi ve ön kısma yaklaşan ağırlık merkezini durdurmanın en etkili yolu da ön tekerleklerin durdurulmasıdır. Fren esnasında aracın arka tekerleklerinin yerle olan teması ve üzerine binen yük miktarı azalacağından frenleme konusunda pek etkili olamazlar. Fakat eğer geri geri giderken fren yaparsak, o zaman da asıl yük arka frenlere binecek ve arka frenler daha etkili olacaktır.

Disk Frenler
Disk frenler yanda göründüğü üzere kaliper, piston, balatalar, disk ve bağlantı noktalarından oluşur. Fren pedalına bastığımızda sistemdeki hidrolik sıvıyı boruya iteriz. Sıvıların sıkıştıralamaz oluşu ve bulundukları kabın her noktasına aynı basıncı uygulamaları prensibinden yararlanılarak, boru içerisindeki sıvı ince bir geçitten kaliperlerin arasındaki balata pistonuna iletilir. Ayağınızla fren pedalına uyguladığınız 2kg’lık bir kuvvet ile, daracık kesitli olan kanal ağzından sıvının pistona genişleyerek iletilmesini sağlar ve bunun neticesinde 2 tonluk bir basınç oluşturabilirsiniz. Çünkü uygulanan kuvvet cidarı piston üzerinde çok daha geniştir ve sıvılar üzerine uygulanan basıncı her noktaya eşit ilettiğinden kat be kat fazla bir kuvvet ile piston yer değiştirmeye zorlanır. Pistonun ucunda ve diskin arka tarafında bulunan balatalar ile disk sanki mengene ile sıkılıyormuş gibi basınca maruz kalır. Bu disk balataların arasında tekerlekle beraber dönmekte olduğundan frenleme ile birlikte inanılmaz bir sürtünme ve buna bağlı ısı enerjisi oluşur. Bu sürtünme o kadar büyüktür ki, disk tamamen ateş kırmızısı haline bile gelebilir. Özellikle Formula 1 yarışlarında birçoğumuz sert firenaj esnasında diskin kızardığına şahit olmuştur.

Sonuç olarak frenler aracın hareketiyle oluşan kinetik enerjiyi sönümleyerek ısı enerjisine çevirir. Bunu yaparken sürtünmeyle oluşan yüksek ısının hızlı şekilde disklerden ve balatalardan atılması gerekir. Bunu kolaylaştırmak için de ısı transfer katsayısı yüksek malzemelerden disk üretmek ve kaliperlere hava kanalları yerleştirmek en çok kullanılan yöntemlerdir.

Sürücülere kış uyarısı!!!


Selçuk Üniversitesi (SÜ) Kazaları Araştırma Önleme ve Uygulama Merkezi Emekli Müdürü, Türkiye Kazalarını Önleme Derneği Konya Şube Başkanı Prof. Dr. Ömer Halis Tombaklar, açıklamada, ülke genelinde kar yağışı ve soğuk havaların başladığını hatırlatarak, sürücüleri kış şartları karşısında duyarlı olmaları için uyardı.

Kışın araç kullanan sürücülerin herşeyden önce araçların kışlık bakımlarını eksiksiz yaptırmaları gerektiğini belirten Prof. Dr. Tombaklar, araçlarda zincir, çekme halatı ve takoz bulundurulmasının, olası aksiliklerde sürücüye yardımcı olacağını ifade etti.

Kışın gerekmedikçe gece yolculuk yapılmaması uyarısında bulunan Prof. Dr. Tombaklar, şunları söyledi:

‘Kışın araç lastiği seçimi de büyük önem taşıyor. 1 Aralıktan 31 Marta kadar olan dönemde mutlaka kış lastiği kullanılmalıdır. Kış lastiği 5-10 santimetreye kadar karda aracın güvenli sürüş yapmasını sağlayacağı gibi, sıcaklığın -30 dereceye kadar düştüğü bu dönemde yumuşak lastik özelliğiyle tutunmayı artıracaktır.’

Prof. Dr. Tombaklar, kışın lastiklerin yeterli olmadığı durumlarda zincir takılması gerektiğini, pek çok kişinin uygulamasının aksine, karda lastiklerin havasının indirilmesinin güvenli sürüş için yarar sağlamayacağını vurguladı.

Kış aylarında dikkat edilmesi gereken en önemli noktalardan birinin de yüksek rakımlı bölgeler, köprü ve viyadüklerden geçilirken karşılaşılabilecek gizli buzlanma olduğuna dikkati çeken Prof. Dr. Tombaklar, şunları kaydetti:

‘Köprü ve viyadüklerde araçtan aşağı inilip ya da sol ayak yere basılarak gizli buzlanma olup olmadığı kontrol edilmelidir. Soğunun gizli buzlanmaya neden olduğu köprü ve viyadük gibi yerlerde gizli buzlanma tehlikesi varsa fren yapılmamalı, vites yumuşak bir geçişle küçültülmeli, araç otomatik vites ise ayak gazdan yavaşça çekilmelidir. Buzlanmış camlar için buz çözücü spreyler kullanılmalı, camdaki buzu çözmek için kesinlikle sıcak su dökülmemelidir, yoksa cam patlayabilir. Bunun yerine camdaki buzu çözmek için normal su da kullanılabilir.’

Tek şarjla 400 km


Merkezi Hong Kong’da bulunan Çin otomobil üreticisi BYD (Build Your Dreams), otomotiv dünyasında devrim yaratabilecek, bir kere şarj edildiğinde 400 km yol alabilen bir elektrikli otomobili piyasaya çıkarmaya hazırlanıyor.

BYD tarafından geliştirilen E6 isimli yeni elektrikli otomobil, 5 kişinin rahatça yolculuk edebileceği iç mekana ve büyük bir bagaja sahip bulunuyor. Aracın bataryası ise arka koltuğun altına yerleştirildi.

Evdeki prizden 7-8 saat sürede bataryaları dolan otomobil, özel olarak geliştirilen bir yangın hortumu genişliğindeki bir fişle sadece bir saatte tam olarak şarj edilebiliyor. Aracın sahipleri 10 dakikalık dolumla ise bataryalarını yarım şarj edebiliyorlar.

Eğer otomobil şirketinin açıklamaları doğru çıkar ve BYD şirketi Çin hükümetini veya bir Çin şehrini hızlı şarj istasyon ağı kurmaya inandırabilirse, bu yeni otomobilin elektrikli araçlar alanında devrim yaratması bekleniyor.

Yaklaşık 75 bin TL’ye satılması beklenen ve çevreye öncelik veren ABD’nin California eyaleti hedeflenerek üretilen E6′nın fiyatı, üretim sayısı arttıkça düşecek.

Yeni otomobille ilgili açıklama çevreci kuruluşlar tarafından da memnuniyetle karşıland
23 Ocak 2010 Cumartesi

Otomobiliniz ilk günkü gibi olabilir.


Otomobiller, baharla birlikte bakıma ihtiyaç duyarlar. Çeşitli firmalar tarafından uygulanan temizlik ve bakım sistemleriyle, otomobilinizi hem bahara hazırlayabilir, hem de ilk günkü haline kavuşturabilirsiniz.

Yağmuruyla, çamuruyla, güneşiyle, tozuyla, toprağıyla her mevsim sonrasında otomobile baştan aşağı bir makyaj yaptırmak gerekmektedir. Yaz ve Kış yaklaşırken otomobil sahiplerinin yapması gereken öncelikli işlerden biri de otomobile bakım yaptırmaktır. Kışın yağmurda, çamurda her türlü kötü hava koşullarında, Yazın, güneş altında ve toz, toprakta kullanılan otomobillerin bakıma ihtiyacı vardır.İnatçı lekeleri çıkartabilirsiniz.Kış mevsiminde otomobilin altında biriken tortu ve çamurlar, otomobilin yüzeyinde meydana gelen çizikler, bir süre sonra otomobilde paslanmalara yol açar.

Otomobillerin koltuklarında, döşemelerinde ve diğer yüzeylerinde de zamanla lekeler oluşur. Otomobilinizin iç ve dış yüzeyinde oluşan inatçı lekeleri çıkarmak için oto marketlerde satılan temizlik ürünlerini kullanabilirsiniz.Sadece temizlikle yetinmeyip, otomobilinizi dış etkenlere karşı koruma altına almak istiyorsanız, otomobilinizi koruma sistemleriyle donatmanız gerekiyor.

Otomobilin üzerinde fabrika çıkışında bulunan şeffaf koruyucu tabakanın yok olmasıyla birlikte, otomobilin boya yüzeyi çevre şartlarına karşı tamamen korumasız kalıyor.Güneş boyanın en büyük düşmanı. Otomobilin yüzeyinde zamanla donuk ve lekeli bir görüntü oluşuyor. Uzaktan bakıldığında pürüzsüz gibi görünse de, yakından incelendiğinde boya yüzeyindeki çukurlar ve tümseklerden oluşan engebeli yüzey görülüyor. Güneşin tehlikeli ultraviyole ışınları da boya yüzeyi için ayrı bir tehlike kaynağı oluşturuyor. Ultraviyole ışınları boya yüzeyine yapışan ve mercek görevini üstlenen yabancı maddelerin yardımıyla yüzeyi yakıyor ve bozulmasına yol açıyor.

Fırçayla yapılan yıkama boyayı çiziyor. Otomobillerin yüzeyi için bir başka tehlikeyi ise bilinçsizce yapılan temizlik ve bakım hizmetleri oluşturuyor. Otomobilleri güzelleştirmek için uygulanan pasta - cila işlemi gerçekte boya yüzeyi için oldukça tehlikeli bir uygulama. Otomobilin dış yüzeyine uygulanan pasta işlemişse, yüzey üzerinde dairesel çizikler ve aşınmalar meydana geliyor. Piyasada bulunan ve amatör kullanıma yönelik cilalar ise boya yüzeyinin çok kısa bir süre parlamasını sağlıyor. Bu da parlatma işleminin sık sık tekrarlanmasına yol açıyor. Fırça ve kova kullanarak yapılan oto yıkama ise boya yüzeyini çiziyor. Otomobil fırçayla yıkandığında yüzey üzerinde bulunan kirler, çiziklerin içine yerleşiyor.
21 Ocak 2010 Perşembe

İkinci El Otomobil Satarken Bunlara Dikkat



Araç alım satımları internetin yaygınlaşması ile beraber oldukça kolay ve maliyeti düşük hale geldi. Gazete gazete ilan arama, galeri pazar dolaşıp araç inceleme günlerinden sonra internet ortamında oluşan araç havuzlarıyla ne istediğini bilen bilinçli geniş kitleler araç alımı ve satımı yapmaktalar.

Peki en kısa yoldan en doğru sonuca nasıl ulaşabilirsiniz? İkinci el araç alımından sonra ikinci el araç satmanın püf noktalarını da sizin için derledik:

1. Pazarı İnceleyin

Aracınız ikinci elde değeri olan bir araç mı?

Bu araçlara talepler nasıl?

Aracınız çok mu değerli?

Veya aracınızın ikinci el piyasası yok denecek kadar az mı?

Aracınızı satabilmeniz için fiyat mı kırmanız gerekiyor?

Önce bilinmesi gerekenlerle başlayalım;

• Vagon araçlar genellikle küçük boyutlarda mal taşıması yapan çiçekçiler, tamirciler gibi meslek gurupları tarafından tercih edilmektedir.

• 4 Çekişli ve performans açısından güçlü araçlar gençler tarafından tercih edilmektedir. Araçların kullanım durumları ve yıpranmaları araçlar arası fiyat farkını doğurmaktadır.

• Üstü açık araçlar ve motosikletler yaz aylarına doğru değerini kazanırken, kışla birlikte pazardaki sirkülasyonu yavaşlar.

• Pick-up, kamyonet, panelvan gibi araçlar mal taşıması yapılan şirketler tarafından tercih edildiğinden pazarda devamlı alıcı bulabilen, rekabet açısından da çok uygun fiyatlara inebilen araçlardır. Araçların kullanım oranları ve amaçları fiyatları etkileyen en önemli unsurdur.

• Koleksiyon araçları satışı en zor araçların başında gelir, genellikle bu araçları fiyatlandırmak zordur, araç sahipleri araçlarına çok değer verdiğinden fazla fiyata satmak isteyebilirler ayrıca alıcı seçme durumu söz konusu olabilir. Kimi koleksiyoncular ise araca değer vereceğini, iyi bakacağını düşündüğü doğru insanlara arçları çok uygun fiyatlarla satmaktadırlar.Aracınızı satmadan evvel ilk yapmanız gereken internette ilan verilen otomobil ilanlarını inceleyerek kafanızda bir fiyat belirlemeniz olacaktır. Aracınızın model yılına sahip diğer aynı model araçların satış fiyatlarından, verilmiş ilan sayısına aracınızın pazardaki ikinci el değerini anlayabilirsiniz.

2. Aracınıza Fiyat Biçmek

Aracınıza fiyat biçerken ilk dikkat etmeniz gereken aracınızın fiyatının diğer araç fiyatlarıyla rekabet edebilecek düzeyde olmasıdır. İlk vereceğiniz fiyat satmak istediğiniz fiyatın pazarlık payı kadar üzerinde olmalıdır, eğer aracınızı satmak istediğiniz fiyattan satışa verirseniz yapılan pazarlık sonucu aracınızı düşük bir fiyata satmanız muhtemel olabilir. Fiyatlandırmada bir diğer önemli nokta büyük firmaların, marketlerin vb. Ticari şirketlerin ürünlerini pazarlamada uyguladığı psikolojik politikadır. Aracınızın fiyatı 20 milyar ise ve siz fiyata 19 milyar 950 milyon yazarsanız aracınızın talebi 20 milyarlık fiyata gelecek talepten daha fazla olacaktır.

3. Aracınızı Hazırlayın

Aracınızı satışa çıkarmadan önce aracınızın görünümünü olabildiğince iyileştirmeniz gerekmektedir.

Aracınızın görünümünü iyileştirmek için yapabilecekleriniz;

• Aracınızı yıkayın ve cilalayın, dış görünüş her zaman için ilk dikkati çeken olgudur,

• Aracınızı inceleyin, araç da vuruk, çizik motorda kulak tırmalayan ses olmamasına dikkat edin.

• Aracın bakımlarını elinizden geldiğinde kendiniz yapın, aracın bakımı için ne kadar az para harcarsanız aracı satmak için fiyatınızı istediğiniz oranda düşük tutabilirsiniz..

• Aracın kompartımanını temiz ve mümkün olduğunca ilk halindeymiş gibi tutun, alıcı araca bindiğinde ve test için aracı sürmeye başladığında sizin evinizdeymiş yada kişisel bir mekanınızdaymış gibi hissetmesin, bırakın araç kendininmiş gibi aracı sürsün.

• Fren balataları, çamur birikintileri dahil tekerlek bölümlerini çok iyi temizleyin, lastikleri parlatın.

• Camları içten dıştan, aynaları temizleyin.

• Gösterge panelinde toz dahi olmayacak şekilde temizleyin, küllükler boş ve temiz olmasına özen gösterin.

• Aracınızın yapılmış tüm servis bakımlarını alıcıya gösterin, değişen onarılan bakım yapılan parçaların hepsini bildirin, araç alım satımında en önemli konulardan biri dürüstlük ve güvendir.

• Aracın bakıma, yağ değiştirmeye ihtiyacı varsa alıcı gelmeden önce bunları halledin, araç lımı yapacak kişiler alacakları aracın sorunsuz, uğraştırmayacak olmasına özen gösterirler..

4. Aracınızı Pazarlayabilmeniz

Artık aracınız çok iyi görünüyor ve hiç bir mekanik sorunu yok, şimdi sıra aracınızı satabilmek için pazarlama kısmına geçmek. Genelde araç satış ilanı için gazete ilanları kullanılır, pahalı ama sonuç getiren bir yoldur. İnternetten ilan vermek masrafsız olduğu kadar verdiğiniz gazete kadar sonuç verebilecek bir yoldur. İnternet üzerinden ilan verirken bilgilerin düzenine ve doğruluğuna dikkat etmeniz alacağınız sonuçta etkili olacaktır.

Aracınızı satmakta kullanabileceğiniz bazı yollar:

• Online otomobil ilanı siteleri

• Günlük gazeteler,

• Otomobil pazarları,

• Dergiler, Haftalık çıkan tüketici ve ilan gazeteleri,

• Eş, dost, arkadaş yardımıyla

• Araç camına “Satılık” yazmak,

• Aracınızı satmak üzere bir galeriye bırakmak. Bu yolların hepsinde yaratıcılığınızı kullanmanız en önemli unsur, önemli olan en doğru ve ucuz yoldan sonuca gidebilmeniz.

5. Güven Ortamı

Araç alım satımında alıcılar her zaman için satıcıların güvenilir, dürüst olmasına özen gösterir. Karşılıklı güven yapacağınız alım – satım anlaşması için olmazsa olmaz bir şarttır. Alıcının bütün sorularını eksiksiz yanıtlamak güven ortamına zemin yaratabilecek durumların başında gelir.

Gerçek alıcılar araçla test sürüşü yapmak isteyebilir, eğer alıcının ehliyeti varsa araca beraber binebilir, alıcı aracı sürerken sizde araçla ilgili sorulara daha rahat yanıt verebilir aracın performansını alıcıya gösterebilirsiniz.Bazı alıcılar araçları almadan evvel kendi ustasına gösterirken bazıları aracın servis raporlarını yeterli bulmaktadır. Eğer alıcı aracı kendi ustasına göstermek isterse ustasını araca baktırmak için getirmesinde veya sizin araçla ustaya gitmenizde hiçbir sakınca yoktur.

6. Alıcıyla Anlaşmak

Araca bakmaya geldiler, test sürüşü yaptılar her şey tamam sıra fiyatta anlaşmaya geldi. Bazıları pazarlık sevmese de illaki başına gelecek bir durumdur.

"Aracı beğendim, ama..."
Aracın fiyatından hoşnut olmamanın en belirgin tanımlaması olan bu cümleyi alıcı size söylüyorsa eğer aracın fiyatını yüksek bulmuş demektir. “Aracı beğendim, ama...” bir süre sessizlik olur eğer aracı satmak istiyorsanız “Ne kadar fiyat düşünüyorsunuz?” gibi cümlelerle alıcıya satış yörüngesine geri çekebilirsiniz.

"Oluru Nedir?"
Aracın fiyatını yüksek bulmanın daha keskin bir tanımlaması olan bu cümleyi alıcı sarf ettikten sonrası size kalmış. Eğer aracı satmaya ihtiyacınız varsa son teklifinizi yapın.

"Teklifim budur, Kabul mü?"
Alıcı sizden daha atik çıktı ve pazarlığa ağırlığını koyarak kendi fiyatını sundu, pazarlığın bundan sonraki akibeti sizin pazarlık kabiliyetinize kalmış.

"Tamam mı? Devam mı?"
İşte sert kayaya çarptınız, çok kesin bir teklifle karşı karşıyasınız, alıcı blöf yapıyor olabilir ama son fiyatını size bildirerek fazla bir artış yapmayacağının sinyallerini veriyor. Blöf olduğunu düşünürseniz yapmanız gereken teşekkür edip fiyatı kabul edemeyeceğinizi bildirmektir, eğer gerçek alıcı ise yarın sizi gene arayacaktır..

7. Satışı Sonuçlandırmak

Trafik belgesinde fenni muayenesi tamam, trafik sigortası ödenmiş TR plakalı aracınızı sattığınız zaman aracın devri için gerekli evraklar;

• Noter satış senedinin aslı

• Trafik ve tescil belgelerinin aslı

• Zorunlu Trafik Sigorta Poliçesi aslı

• Devir Zeyilnamesi aslı

• Egzost Muayene belgesi aslı

• Alıcı şirket ise Oda sicil kayıt sureti aslıdır.Unutmayınız ki doğru alıcı ile araç satış işlemleriniz basit ve hızlı olacaktır.

Otomobil Amblemleri ve Anlamları


ALFA ROMEO
Asaletin simgesi. Alfa Romeo amblem tasarımı, İtalya'nın Milano şehri ile ülkenin soylu ailesi Visconti etrafına dönüyor. Kırmızı haç soyluluğu, beyaz zemin halkı ve köylüleri simgeliyor. Taç giymiş engerek yılanı ise soylu Viscoti Ailesi'nin armasından alındı.

AUDI
Amblemdeki dört yüzük araba birliği için bir araya gelip ittifak kuran dört firmayı simgeliyor. Audi ismi, firmanın eski yöneticilerinden olan mühendis August Horch tarafından verildi. Markaya kendi ismini vermeyen Horch, Latince'deki karşlığı olan Audi'yi buldu.


BMW
Bayern Motor Werken. Sadece fabrikanın isminin baş harfleri verilmiş. BMW'nin amblemindeki mavi beyaz renkler, Almanya'nın Bavyera eyaletinden geliyor. 1929 yılından bu yana uçak ve motoru üreten BMW, amblemde de üretime uygun lastik içinde dönen pervane figürüne yer veriyor. Daha sonra araba üretimine başlayan BMW arabalarında da aynı amblemi kullanmayı tercih etti.

CHRYSLER
Yeni arabalara eski tasarım. Firmanın kurucu ve sahibi Walter Chrysler'in isteği üzerine, 1998 yılından sonra üretilen Chrysler modellerine 20'li yıllardaki eski amblem takılmaya başlandı. Amblemdeki daireler lastiği, şimşekler ise hızı simgeliyor.

CITROEN
Logosunun çok enteresan bir hikâyesi var. Citroeni yapan bu kişinin asıl amacı o zamanlar mercedes gibi büyük firmalara kafa tutmakmış. Sırf bunun için yaptığı arabada çok sıradışı özellikler varmış. Adam öyle bir yapmışki mesela yaptıgı otomobilin 4 tekerleginden herhangi biri çıkarılınca araba diger 3 tekerlek üzerinde çok rahat bir şekilde hareket edip yoluna devam edebiliyormuş. Ayrıca bu arabanın muciti yaptıgı arabasının maksimum hızdayken bile virajın sertligi ne olursa olsun hiçbir virajda hiçbir şekilde kesinlikle savrulmayacağını idda ediyormuş. Ve öyleki söylediği o maksimum hızda diger otomobil şirketlerinin arabalarının savrulmaması imkânsızmış. Ardından bu adam söylediği o maksimum hızda arabasını savuran biri olursa o kişi arabadan sağ çıktığı takdirde o kişiye bedava araba yapıp verecegini de idda edip herkesin dikkatini çekmeyi başarmış. Bu derece güveniyormuş yaptıgı arabaya. Epey bir insan denemiş ama savurmayı başaramamış hiçbiri. Sonunda bu adamın oğlu denemeye karar vermiş. Oğlu da askeriyede çavuşmuş. Adamın oğlu denemiş ve savurmayı başarmış. Ama sonuçta savrulmanın etkisiyle çok feci şekilde can vermiş. Adam günlerce üzülmüş aglamış. En sonunda oğlunun anısına oğlunun askeriyedeki rütbesi neyse artık (çavuş) rütbesinin işaretini bu arabaya logo yapmış . Fransızların çift açılı çavuş amblemi, daha önce başka bir Citroen ürünü olan dişli çarklarda kullanılıyordu... 1919 yılında araba yapımına başlayan Fransızlar, ürettikleri ilk arabalarında da çift açılı amblemi kullanmayı uygun buldular.

FIAT
Özüne Dönüş. Fabrica Italiana Automobili Orino. Gerçek ismi uzun olduğu için firma sahibi kısaltmayla firmanın marka amblemini oluşturdu. Basit amblem 60 yıl aradan sonra 1990 yılında defne ağacı çevreli daire içine yerleştirildi. Amblem firmanın uzun geçmişini ve spor alanındaki başarılarını simgeliyor.

FERRARI
Hediyelik beygir. italyan kontesin 1923 yılında firma kurucusu Enzo Ferrari'ye hediye ettiği at maskot, Ferrari'nin amblemini teşkil etti. Amblemdeki ana renkler sarı ile kırmızı, firma sahibinin yaşadığı komşu şehir Modena'yı ve yarışa olan sevgiyi simgeliyor.

FORD
Kurucusu Henry Ford'un ismidir. Mavi plaka üzerine süslü püslü harflerle yazılı Ford, nostaljik bir geçmişi anımsatıyor. 1903 yılından bu yana kullanılan Ford ambleminde, geçici bir süre için Köln Katedrali'nin silüeti yer almış.

HONDA
Honda başlıca ürünleri otomobil, kamyon ve motorsiklet olan bir Japon otomotiv markasıdır. Markanın ismi kurucusunun soy isminden gelmektedir. Sohiciro Honda ve Taico Fujisawa. Amblemin anlamıysa bilinmemektedir.

HYUNDAI
Hyundai, Güney Koreli otomobil üreticisi ve çelik sanayicisi firmadır. Kore dilinde Hyundai şimdiki zaman, asri zaman anlamındadır. Hyundai, aralarında inşaat müteahhitliği, otomobil, gemi yapımı, sigortacılık, elektronik, lojistik de bulunan pek çok alanda etkinlik göstermektedir. Kore dilinde Hyundai şimdiki zaman, asri zaman anlamındadır

MASERATI
Maserati kardeşlerin doğduğu Bologna'da bulunan fıskiyeli havuz logoya ilham vermiş. Rönesans döneminden kalma havuz, denizlerin tanrısı Neptün'e ithaf edilmiş. Neptün'ün sembolü üçlü çatal da logo olarak seçilmiş.

MAZDA
Mahkeme kararıyla yeni amblem. Renault'a büyük benzerliği nedeniyle, açılan davayı kaybeden Japon araba üreticisi Mazda, yeni bir amblem oluşturmak zorunda kaldı. Mazda, kanatlarını açmış bir kartal figürünü amblem olarak kullanıyor.

MERCEDES BENZ
Daimler Chrysler ile ortak çalışıp bir araba yapan CARL BENZ isim bulamayınca bir tek kızı olan MERCEDES-BENZ”in ismini bu arabaya verir. Dünyada en çok tanınan markalar arasında yerini alan Mercedes'i, üç ayaklı yıldız figürü, markanın kara, hava ve sudaki gücünü tanımlıyor. Mercedes ambleminin mucidi Daimler. Mercedes amblemi, dünyada en çok tanınan marka olmanın yanı sıra en çok çalınan figür olarak ta ilk sırayı alıyor.

OPEL
Kurucusu “ADAM OPEL”in ismidir.
Opel, önceleri sadece dikiş makinaları üretiyordu. 1899 yılında araba üretmeye başlayan Opel, ambleminde tekerlek içinde şimşeğe yer veriyor. Amblemdeki tekerlek güveni, şimşek ise hızı simgeliyor.


PEUGEOT
Aslanın gücü. Peugeot'un asli işi testere ve testere levhalarıydı. Bir aslan gibi "güçlü" sloganıyla satılan bu ürünlerdeki aslan amblemini Fransızlar, daha sonra ürettikleri arabalarda da kullanmaya başladı.

PORSCHE
Suebyalı'nın gururu. Porsche amblemi, 1952 yılından bu yana Suebya milliyetçiliğini öne çıkartan simgelere yer veriyor. Amblemdeki siyah at, Almanya'nın Stuttgart şehrinin armasından. Geyik boynuzu ile kırmızı-siyah çizgiler ise Almanya'nın Württemberg köyünün flamasından alıntı.


ROVER
Rover (MG Rover Grubu) Birmingham`da yer alan Britanyalı otomobil üreticisiydi. Nisan 2005`de borcundan dolayı iflas etti. Temmuz 2005`te Çinli Nanjing Otomobil Grubu tarafından satın alındı, fakat henüz üretime tekrar başlanmadı.

ROLLS ROYCE
Sevimli Emily Lüks marka Rolls Royce'un kaputundaki zarif şekil 1911 yılından geliyor. Şekil, tasarımcının sevgilisini temsil ediyor. Orijinal adı "Spirit of Ecstasy"(yeniliğin ruhu). Şekle, halk dilinde "Emily" adı verildi.

RENAULT
Kübist baklava şekli. Renault baklava şeklinin bulunuşu 30'lu yıllara dayanıyor. Amblem klasik ve durgun şekli ile geleceği simgeliyor. 1992 yılında küçük değişiklerle, şu an bütün Renault'larda kullanılan yeni bir tasarım yapıldı.

SAAB
Anka kafası. Isveç araba yapımcısı amblemde vatan severliğini ortaya çıkartıyor. Amblemde, firmanın merkezinin bulunduğu Schonen eyaletinin amblemindeki taç giymiş "anka" kafasına yer veriliyor.

SEAT
Ispanyol'un S'si ilham verdi. 90'lı yılların başında VW ile birleşmesiyle Ispanyol araba yapımcısı, VW amblemin üstüne prestij, ilericilik ve dinamikliği simgeleyen büyük S harfini yerleştirdi.

SKODA
Çek sembolü. Skoda'nın daire içindeki kanatlı ok, hayal etmeyi, itina göstermeyi, hız ve ilerlemeyi sembolize ediyor. Firma, kullandığı amblemle, bütün arabaların bu vasıflara sahip olduğunu göstermek istiyor.


SUBARU

Japon yıldızı. Subaru'nun amblemi, 6 Japon araba üreticisinin birleşmesi ile ortaya çıktı. Oval içindeki 6 yıldız, bir araya gelen firmaları sembolize ediyor.

SUZUKI
Suzuki amblemi, 300 güzel sanatlar akademi öğrencisini katıldığı bir tasarım yarışmasıyla ortaya çıktı. Firma yetkilileri, "Uzlaştırıcı" buldukları büyük "S" harfini, yüzlerce amblem arasından seçti. Amblem, 1961 yılından bu yana Suzuki markasını temsil ediyor.

TOYOTA
Müşterilere sevgiler. Japon firmanınn kurucusu Kirchiro Toyota, 1937 yılında üçlü elips kombinasyonu ile güçlü markasının amblemini oluşturdu. Elipsler, araba ile müşteri arasındaki sıcaklığı, ekip ruhunu ve modernizasyonu temsil ediyor.


VOLVO
İsveç'in savaş tanrıçası Volvo arabalarını, İsveç'in çeliğini sembolize eden daire ve ok süslüyor. Amblemin yaratıcısı, demir silahlarla donatılmış savaş tanrısı Merih'i simgelediği figürde, aynı zamanda markanın sağlamlığına işaret ediyor.

VOLKSWAGEN
VW amblemi Porsche mühendisi Fransız Xaver tarafından bulundu. Ekim 1948 yılından bu yana markanın iki harfi Almanya'nın Wolfsburg şehrini şereflendiriyor.
17 Ocak 2010 Pazar

Paslanma Ve Çürümeye Karşı Otomobilinizin Bakımı.



Atmosferden gelen atıklar, çamur, tuz vb durumlarda aracınızda oluşan pas araçlara zarar veren en önemli unsurlardan biridir. Araçların dış yüzeyleri boya ile bir nebze korunsada açık olarak duran metaller paslanma riski ile karşı karşıyadır. Kaput, bagaj, kapı içleri, yürüyen aksam gibi yerlerde karşınıza çıkabilecek paslanma sorunu rutubet, toz, toprak gibi etkenlerle baş göstermektedir.

Üretici firmalar genellikle çevre kirlilikleri, çamur, atmosferik atıklar gibi sebeplerle oluşan paslanmaları garanti kapsamı dışında tutmaktadır. Paslanmaya karşı yapabileceğiniz ilk müdahele aracınız yeniyken araç bakım merkelerinin uyguladığı Pas Önleme Sistemlerini aracınıza uygulatmaktır.Aracın taban sacının yalıtımı sık sık kontrol edilmelidir, yalıtım kabarmışsa paslanma tehlikesi baş göstermiş demektir.

Aracınızın su tahliye delik ve kanallarının açık olmasına dikkat etmeniz,

Aracınızın alt kısmını periyodik biçimde yıkatmanız,

Aracınızı yıkadıktan sonra Kapı altları, çamurluk içleri, çamurluk kenarları, bagaj olukları, motor bölümü, marşpiye profillerinin içleri, taşıyıcı sistem profil içleri ile kapı direkleri gibi hassas bölümleri iyice temizlendiğinden ve kuruduğundan emin olmanız,

Aracınızın kaportasında paslanmaya yol açabilecek küçük vurukları, çizikleri dış etkenlere karşı korumasız hale getirecek pasta cila yerine rötuşlayarak gidermeniz,

Aracınızı fırça yerine süngerle yıkamanız ve oluşması muhtemel ince çizikleri engellemeniz,

Aracınızın paslanmasını engelleyecek önlemlerdir.